(1)   Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
  1. a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
  2. b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…)(2) ,
  3. c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
  4. d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
  5. e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,
     Yoksun bırakılır.
          (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
          (3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir. (2)
           (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. (1)
            (5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.
            (6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar. 

Belli Hakları Kullanmaktan Yasaklılık Emsal Yargıtay Kararları

1-)  Nitekim, OHAL KHK’sı ile kamu görevinden ihraç edilen bir öğretim üyesinin milletvekili adaylığına ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulu, 28.05.2018 tarih ve 613 sayılı Kararında; “Resmî Gazete’nin 07/02/2018 tarihli, 29972 Mükerrer sayılı nüshasında yayımlanan 686 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) “Kamu personeline ilişkin tedbirler” başlıklı 1. maddesinin (2). Fıkrasında; “Birinci fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler…” düzenlemesi yer almaktadır. 686 sayılı KHK’de yer alan “kamu hizmetinde istihdam edilemezler” kuralı, KHK ile görevinden çıkarılanların idarenin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin görülmesinde çalıştırılamayacakları anlamına gelmekte olup, milletvekillerinin idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gören memur ve diğer görevliler kapsamında değerlendirilemeyeceği tartışmasızdır.  Kurulumuzca yapılan değerlendirme neticesinde; Anayasanın 76., 2839 sayılı Kanunun 11. maddesindeki, kamu hizmetlerinden kısıtlılık halinin mahkeme kararına dayanması gerektiği, ilgili hakkında kısıtlılığa ilişkin herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığı, 686 sayılı KHK’nin 1. maddesinin (2). Fıkrasındaki düzenlemenin de milletvekilliğini kapsamadığı anlaşılmakla, itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir” denilmek suretiyle, seçilme ehliyetinden yoksunluğun yalnızca kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına kesin hükümle mahkûm edilmiş bulunma haliyle sınırlı olarak uygulanabileceğine işaret etmiştir.

2-) “Türk Ceza Kanunu’nun 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilmesi için, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûm olunması gerektiği gözetilmeden, kasıtlı suçtan cezalandırılan sanık hakkında sürücü belgesinin 3 ay süreyle geri alınmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden…” (Yarg. 12. CD., 26.04.2012, 16853/10903).

3-)“Somut olayda, sanık hakkında tayin olunan ve kısa süreli hapis niteliğinde olduğu tartışılmaz bulunan 6 ay 20 gün hapis cezasının, Yerel Mahkemece ertelenmesine karar verilmiş olması karşısında, TCY.nın 53/4. maddesi hükmüne aykırı olarak, aynı maddenin 1 ve 2. fıkraları uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi yasaya aykırı ve isabetsizdir” (Yarg. CGK., 26.02.2008, 8-261/32);“Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK.’nun 53/4. maddesine aykırı olarak anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi”, (Yarg. 9. CD., 28.05.2009, 5901/6329.

4-)“Sanık hakkında verilen adli para cezasıyla ilgili olarak mahkemece sanığın cezasının infazı tamamlanıncaya kadar TCK.’nun 53.maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verildiği, ancak TCK.’nun 53/5. maddesindeki istisna dışında adli para cezalarında hak yoksunluklarının uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi…”(Yarg. 2. CD., 27.03.2012, 35491/7476); “Türk Ceza Yasasının 53. maddesinde düzenlenen “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” kararının verilebilmesi için aynı madenin 1. fıkrasında, hükmedilecek mahkumiyetin kasten işlenen bir suçtan dolayı “hapis cezası” olması gerektiği açıklanmıştır. İncelenen dosyada ise mahkemece 203. maddenin 1. fıkrasında öngörülen seçimlik cezalardan adli para cezasının tercih edilerek mahkûmiyet kararı verildiğinin anlaşılması karşısında, 53. maddede yazılı hak yoksunluklarına karar verilebilmesi için gereken koşul oluşmadığı halde anılan madde ile uygulama yapılmış olması yasaya aykırıdır” (Yarg.4.CD., 28.06.2006, 4096/13140).

5-)Nitekim Yargıtay 11. CD.’nin 26.09.2011 tarih ve 10325/20295 sayılı ilamında;“TCK.’nun 50/5. maddesi gereğince uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğu, aynı kanunun 53. maddesinin hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanması gerektiği gözetilmeden, özel belgede sahtecilik ve 5464 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından verilen ve adli para cezasına çevrilen mahkumiyetleri nedeniyle TCK.’nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmolunması” denilmek suretiyle bu hususa işaret edilmiştir.

6-) Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 27.06.2007 tarih ve 5990/9481 sayılı kararında;“Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, 5237 sayılı TCK.’nun 53/1 inci maddesine göre, anılan madde ve fıkrada belirtilen hakların tamamını kullanmaktan yoksun bırakılmanın, kasten işlenmiş bir suçtan dolayı verilen hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olması karşısında, kararda gösterilen aynı maddenin 1-b bendindeki seçme ve seçilme ehliyeti ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılması ile birlikte kararda gösterilmeyen diğer hak yoksunluklarının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür” denilmektedir.

7-) Anayasa Mahkemesi’nin 8/10/2015 tarihli ve E.: 2014/140, K.: 2015/85 sayılı Kararı ile; 53’üncü maddenin ikinci fıkrası, birinci fıkranın (b) bendinde yer alan “Seçme ve seçilme ehliyetinden…” ibaresi yönünden iptal edilmiştir.

😎 “Suçun TCK.’nun 53/1-d maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesine rağmen sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” (Yarg. 5. CD., 27.03.2012, 4113/2685).

9-)“…Kısa süreli olmayan ertelenmiş hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün yasal sonucu olan ve TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, ve ihtiyari olarak e bendinde belirtilen belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilebilir, ancak Türk Ceza Kanunu’nun 53/3. maddesine göre “Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz” şeklindeki düzenleme karşısında, hapis cezası ertelenen sanık hakkında, aynı Kanun’un 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi.. yasaya aykırıdır..”(Yargıtay.17.CD., 10.12.2018, 2016/19216 E., 2018/15873 K.);

10-)“… Hükümlü hakkında hükmolunan 6 ay 20 gün hapis cezasının ertelenmesine karar verildiği halde, TCK.’nun 53/4. madde ve fıkrasındaki “kısa süreli hapis cezası ertelenmiş … kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” hükmü gözetilmeyerek, hükümlünün sözü edilen Kanun’un 53/1. maddesinde belirtilen bir kısım haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır..” (Yargıtay 8. CD., 25.10.2018, 2018/670, 2018/11682); “….TCK.’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mahkum olduğu kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında anılan maddenin l. fıkrasının (c) bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, yasaya aykırıdır..”(Yargıtay 7. Ceza Dairesi, 26.12.2018, 2015/10672 Esas, 2018/14791); “…Kısa süreli hapis cezası ertelen sanık hakkında TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca TCK.’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi… yasaya aykırıdır…” (Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 10.01.2019, 2018/4957 Esas, 2019/444).

11-)“…TCK.’nın 53/4.maddesinde yer alan “kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz” şeklindeki düzenleme karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanun’un 53/1.maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 8.1.2019, 2016/11969 Esas, 2019/210 Karar)

12-)“…Kabule göre de; suçun TCK.’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması… TCK’nın 53/5. maddesi uyarınca hükmedilecek hak yoksunluğu süresinin cezanın yarısından az olamayacağı gözetilmeksizin sanıklar … ve… haklarında, zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kullanılmasından birer gün eksik olarak yasaklanmalarına hükmolunması, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunun da TCK.’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlendiği kabul edilmesine rağmen sanıklar …, … ve … haklarında bu suç yönünden aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması.. yasaya aykırıdır..” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 20.12.2018, 2018/9057 Esas, 2018/9733 Karar); “… Ancak; suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, kanuna aykırı, görülmüş olduğundan… bozulmasına, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın düzeltilmesi mümkün bulunduğundan CMK 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak ve mahkemenin ceza tayinine yönelik takdiri de nazara alınarak (2) numaralı hüküm fıkrasına, “Sanığın ayrıca cezanın infazından sonra işlemek üzere, TCK’nın 53/5. maddesi uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün süre ile aynı Kanunun 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına,” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına..” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 29.11.2018, 2014/12392 Esas, 2018/9429 Karar).

13-)Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hakkında kasıtlı suçtan hüküm kurulan sanık hakkında, taksirli suçtan mahkûmiyet halinde uygulanabilip kasıtlı suçlarda uygulama olanağı bulunmayan TCK’nın 53/6. maddesindeki, sürücü belgesinin geçici olarak geri alınması tedbirinin uygulanması suretiyle sürücü belgesinin 3 ay süreyle geri alınmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir…”(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 18.12.2018, 2018/7525 E., 2018/12281 K.)

14-)“…Taksirli suçlarda TCK’nın 53/6. maddesi hariç diğer hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, kanuna aykırıdır…” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 19.12.2018, 2017/4367 Esas, 2018/12448 Karar).

15-)“…TCK.’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki kamyonet ile yaptığı gözetilmeden, ilgili madde hükmünün amacına aykırı şekilde sanığa ait “E, G” sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır..” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 19.12.2018, 2017/10976 Esas, 2018/12423 Karar).

16-) “…Şirket temsile yetkili ortaklığının ve mesul müdürlüğünün ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı gözetilmeden, TCK’nın 53/6. maddesi gereğince sanıkların 3 ay süre ile şasi üstü ekipman ve makine ile ilgili mesleğin icrasından yasaklanmasına karar verilmesi, kanuna aykırıdır..”(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 17.12.2018, 2016/9920 Esas,2018/12207 Karar).

17-)“… Sanık … hakkında kurulan hükme dair temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosyada bir örneği bulunan ve sanık vasisi ….. tarafından verilen temyiz dilekçesine ekli Antalya 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 04.08.2011 tarih 2011/1226 esas numaralı ilamdan sanığa TMK.’nun 407. maddesi gereğince 1968 doğumlu kardeşinin vasi olarak atandığının anlaşılması, UYAP kontrolünde, gerekçeli kararın Tebligat Kanununun  35. maddesine göre sanığa tebliğ edildiği 29.06.2012 ve sanık … vasisinin kararı temyiz ettiği 05.07.2012 tarihlerinde sanığın cezaevinde bulunmadığının belirlenmesi, Türk Medeni Kanununun 471. maddesinde yer alan “özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar” şeklindeki yasal düzenleme karşısında sanık … vasisinin hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, … vasisinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir..” (Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 11.09.2014, 2014/9741 Esas, 2014/14712 Karar); “…Sanıklar hakkında TCK.’nun 33. maddesinin uygulanmasında hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 4721 Sayılı Yasayla değişik TMK’nun 471. maddesi de gözetilerek “hapislik halinin sonra ermesine kadar yasal kısıtlılık altında bulundurulmasına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirip, sanıklar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle sanık Polat bakımından re’sen de tabi olan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi bozulmasına oybirliği ile karar verildi..” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 10.12.2003, 2003/3012 Esas, 2003/3073 Karar)

 

Adana ceza avukatı – Adana boşanma avukatı – Adana avukat