Sanığın veya hükümlünün ölümü
(1) Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.
Af
(1) Genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.
(2) Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.
(3) Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.
Dava zamanaşımı
(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/8 md.) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz.
Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi
(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.
Ceza zamanaşımı
(1) Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez:
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.
b) Müebbet hapis cezalarında otuz yıl.
c) Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.
d) Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.
e) Beş yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında on yıl.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.
(3) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.
(4) Türleri başka başka cezaları içeren hükümler, en ağır ceza için konulan sürenin geçmesiyle infaz edilmez.
(5) Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.
Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.
Müsadereye ilişkin hüküm, kesinleşmeden itibaren yirmi yıl geçtikten sonra infaz edilmez.
(1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.
Dava veya cezanın düşmesinin etkisi
(1) Genel af, özel af ve şikayetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adlî para cezasının geri alınmasını gerektirmez.
(2) Kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şahsi hak davasını etkilemez.
(3) Cezanın düşmesi şahsi haklar, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin hükümleri etkilemez. Ancak, genel af halinde yargılama giderleri de istenemez.
Kargıtay Kararları
15. Ceza Dairesi 2017/15649 E. , 2017/26215 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-f-son, 62, 52/2-4,53. maddeleri gereğince dört kez mahkumiyet …’e karşı nitelikli dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması
Sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan dört kez mahkumiyetine ilişkin hükümler ve …’e karşı nitelikli dolandırıcılık suçundan hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,
Sanık hakkında 07/06/2010 tarihli iddianame ile resmi belgede sahtecilik suçundan 6 kez cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı halde bu konuda hüküm kurulmadığı anlaşılmakla Zamanaaşımı süresinde mahallinde karar verilmesi mümkün görülmüştür.
1- Sanık hakkında katılan …’e karşı işlediği nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılma kararına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı Kanun’un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK’ nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
2- Sanık hakkında katılanlar …, …, …, …’e karşı işlediği nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Temyiz dışı sanık … ile tanık …’un …. Ltd. Şti.’nin ortakları olup …’ın bu şirketin yetkilisi olduğu, ancak şirketi fiilen sanık …’in işlettiği, sanık …’in katılanlara şirketin sahibi olduğunu belirterek onlardan farklı zamanlarda mısır satın aldığı, almış olduğu mallar karşılığında, … Şirketine ait çekleri keşide etmeye yetkisi olmamasına rağmen çekleri keşide ederek katılan …’ne 100000 ve 50000 TL’lik iki adet çek, katılan …’e 12000 TL’lik çek, katılan …’e 33000
TL’lik çek, katılan …’e 19000 TL’lik çek verdiği, katılanların çeklerin vadesi geldiğinde bankaya ibrazı ile karşılığının bulunmadığını ayrıca keşideci imzaları ile şirket yetkilisi imzalarının birbirini tutmadığını öğrendikleri olayda,
Sanığın, şirket yetkilisinin sözlü veya yazılı izni olmadan dava konusu çekleri keşide ederek katılanlara verip menfaat temin etmek suretiyle katılanlara karşı dört kez nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğine dair mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde isabetsizlik görülmemiş olup, TCK’nın 158/1-f-son cümlesinde gün para cezasının haksız olarak elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı hükmü karşısında tebliğnamedeki düşünceye itibar edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin beraat kararı verilmesi gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 07/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
15. Hukuk Dairesi 2017/346 E. , 2017/2057 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup üstlenilen okul inşaatı işinin gizli ayıplı ifa edilmesi nedeniyle uğranılan zararın yüklenici şirket ve idare elamanlarından müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yüklenicinin üstlendiği … Merkez … İlköğretim Okul İnşaatı Yapım İşi yüklenici tarafından tamamlanarak iş sahibine teslim edilmiş, 30.08.2003 tarihinde bitirilen işin ……..2005 tarihinde kesin kabulü yapılarak onaylanmıştır.
Sözleşmenin imzalandığı 01.08.2002 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 126/…. maddesi hükmünce yüklenicinin kasıt veya ağır kusuruyla akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemesi ve bilhassa ayıplı malzeme kullanması veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna aktiden doğan tüm davalar … yıllık, kasıt veya ağır kusur hallerinde BK’nın 125. maddesi gereğince … yıllık Zamanaaşımı süresine tabidir. İş sahibi elemanlarıyla ilgili davada sorumluluklarının dayanağı haksız fiil olduğundan bunlar hakkında 818 sayılı BK’nın 60. maddesi gereğince zamanaşımı … ve … yıllık süreleri tabidir. Aynı maddenin …. fıkrasında eylemin suç teşkil etmesi halinde davada Ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı da kabul edilmiştir. Yüklenici yönünden zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı tarih kesin kabul onay tarihi, idare elemanları yönünden de haksız fiil, fail ve zararın iş sahibince öğrenildiği tarih olacaktır. Davalı yüklenici şirket ile idare elemanları süresinde verdikleri cevap dilekçeleriyle zamanaşımı definde bulunmuşlar ve esas yönünden de davanın reddini talep etmişlerdir.
Bu durumda mahkemece, özellikle tüm davalıların zamanaşımı defilerinin değerlendirilmesi yönünden yüklenici şirket ile ilgili taraf delilleri toplanıp mahallinde konusunda uzman teknik bilirkişi marifetiyle keşif de yapılarak iş sahibi ile yüklenici
.arasında imzalanan 01.02.2002 tarihli sözleşme ve ekleri, tasdikli projesi ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve deprem yönetmeliği hükümlerine göre davalı yüklenicinin imalâtının ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve 818 sayılı BK’nın 126/…. anlamında yüklenicinin kasıt veya ağır kusuru ile ve bilhassa ayıplı malzeme kullanarak ayıplı bir iş meydana getirmiş olup olmadığı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp davalı idare elemanları yönünden de haksız fiil ile iş sahibi idarenin haksız fiil failleri ile zararı öğrendiği tarihleri tespit ve haklarında Ceza davası açılıp açılmadığı da araştırılıp gözetilererek iş sahibinin zararı ve faili öğrenme tarihinden itibaren … ve … yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açıp açmadığı değerlendirilip zamanaşımı defi konusunda karar verilmesi, zamanaşımı defilerinin kabul edilmesi halinde işin esası yönünden değerlendirme yapılmaması, zamanaşımı defilerinin yerinde olmaması durumunda işin esasıyla ilgili tarafların delilleri toplanıp sözleşme tarihindeki deprem yönetmeliği hükümleride göz önünde tutulup ayıp ve giderim bedeli konusunda araştırma yapılarak sonucuna uygun karar verilmelidir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan hiçbir teknik inceleme yaptırılmaksızın dava hem esas hem de zamanaşımı yönünden reddedilmiş gibi bir gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine ….05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Adana ceza avukatı – adana boşanama avukatı – adana avukat – adana avukatları – adana idare hukuku avukatı
Yorum Bırak