Verimli bir case study yapabilmeniz için öncelikle elinizde çalışmayapacağınız konu ile alakalı büyük büyük veriler olmalı. Çünkü veri, case study’nin olmazsa olmazı. Case study’de önünüzde gerçek bir olay vardır ve o olayı analiz etmeniz gerekir. Haa bu arada yeri gelmişken söyleyeyim case study öyle tek başınıza kahvenizi alıp arka planda Spotify’da önceden hazırladığınız playlist’inizi dinleyerek yapabileceğiniz tek kişilik bir çalışma sistemi değildir. Başarılı bir çalışma yapmak istiyorsanız verileri toplayan veri ekibi, verileri analiz eden bir analiz ekibi ve tüm bunlardan yeni fikirler üretebilecek bir creative ekibiniz olması gerekli. Kısaca case study, tam bir takım işidir. Paslara ve yaratıcılığa dayalı sistematik bir bütündür. Futbol gibi diyelim. 🙂

Çalışmanın sonunda creative ekibin kendi içerisinde oldukça sağlam bir beyin fırtınası yapabilmesi şart. Bu dönem genellikle yaratıcılıkların biraz daha zorlandığı, çizgilerin dışına çıkıldığı, yeni fikirlere kafa patlatıldığı sancılı bir dönem olur. Hal böyle olunca bu dönem biraz daha stresli geçebilir. Bu süreçte ekip liderlerinin oluşabilecek krizlere karşı hazır olabilmesi ve kriz yönetimi konusunda donanımlı olmaları gerek.

Veriler toplanıp analizler yapıldıktan sonra yaratıcı kampanya fikirleri markaya sunulur. Marka kabul ettiği takdirde genellikle ortaya güzel ve yaratıcı işler çıkar.

Dove’un çok beğendiğim bir çalışmasını case study’e örnek göstermek istiyorum. Dove’un elde ettiği verilere göre dünyadaki kadınların yalnızca %4’ü kendini güzel buluyor. Bu verileri doğru bir şekilde analiz eden Dove, ortaya çok konuşulacak bir proje çıkarıyor.