HAKARET SUÇU

A-GİRİŞ

Hakaret suçu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ‘’Şerefe Karşı Suçlar’’ başlıklı bölümü içerisinde yer alır. 5237 Sayılı Kanun’un 125. Maddesi uyarınca; bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişinin hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerektiği de madde kapsamında belirtilmiştir.

Hakaret suçu, mağdurun yüzüne karşı ve gıyabında olmak üzere iki temel şekilde işlenebilir. Mağdurun yüzüne karşı işlenen hakaret suçunda; mağdurun kendisine isnat edilen hakaret, söz ve davranışları o anda algılayabilmesi suçun oluşması bakımından yeterlidir. Mağdurun gıyabında işlenen hakaret suçunda ise; hakaret fiilinin suç teşkil etmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve en az 3 kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekmektedir. Gıyapta hakaret suçu, mağdurun hazır bulunmadığı bir ortamda ve gıyabında şahsına doğrudan hakaret edilmesi durumunda söz konusu olur.

Maddenin ikinci fıkrasında, hakaretin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla yapılması halinde ise, birinci fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon ve benzer iletişim araçları aracılığı ile yapılan hakaret de, huzurda yapılmış hakaret hükmünde olup buna göre cezalandırılır.

B-HAKARET SUÇUNDA FİİL

Hakaret suçunda fiil, niteliği itibariyle bir düşünce açıklaması olmakla birlikte, söz konusu düşüncenin dışa vurularak mağdura isnat edilmesi gerekmektedir. Suç sayılan fiil; zaman, yer ve kişi bakımından belirlenebilir ve muayyen olmalıdır. Hakaret suçuna sebep olan beyanlar, kanunda düzenlenmemiş olmakla birlikte sınırlı sayıda değildir.
Hal böyleyken; hakaret suçunu teşkil eden fiilin, her bir somut olay bakımından Mahkeme tarafından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin; bir kişiye açık açık ‘’Salak’’ , ‘’Namussuz’’ , ‘’Şerefsiz’’ , ‘’Geri zekâlı’’ şeklinde söylenen sözlerin hakaret niteliğine haiz olduğu aşikârdır.
Kişiye isnat edilen somut durumun, kişinin ruhsal, bedensel veya psikolojik durumuna istinaden belirtilmesi de hakaret fiilini oluşturur. Örneğin; uzağı göremeyen birine ‘’Kör Kadın’’, iyi seviyede işitemeyen birine ‘’Sağır Adam’’ , psikolojisi yerinde olmayan birine ‘’Psikopat’’ şeklinde beyanlarda bulunmak da hakaret suçunu oluşturur.
Hakaret edilen kişinin ruhsal, bedensel veya psikolojik durumu hariç tutulmak kaydıyla kendisine isnat edilen fiil veya durumun ispatlanması halinde hakaret suçu oluşmaz. Dolayısıyla iddia edilen hususun gerçek olduğunun ispatlanması halinde fail cezalandırılamaz. Ancak mağdurun önceden işlediği fiiller hasebiyle cezalandırılmasına karşın, bu durumun tekrar gündeme getirilmesi halinde hakaret suçu oluşur.
Bu husus, 5237 Sayılı Kanun’un ‘’İsnadın İspatı’’ başlıklı 127. Maddesinde; isnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez ve bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde isnat ispatlanmış sayılır denilerek hükme bağlanmıştır.
Kişinin siyasi ideolojisine veya dini inancına karşı; ‘’Irkçı’’ , ‘’Komünist’’ , ‘’Faşist ‘’ gibi kullanılan ibareler de hakaret kapsamında değerlendirilir. Yargıtay kararları ile de hüküm kurulduğu üzere; ‘’Allah senin belanı versin.’’ , ‘’Allah seni bildiği gibi yapsın.’’ , ‘’Allah seni kahretsin.’’ Şeklinde şahıslara yöneltilen beyanlar, beddua olarak nitelendirildiği için hakarete konu teşkil etmeleri mümkün değildir.
Hakaret suçunun işlenişi, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilir ve değerlendirme yapılırken toplum yapısı, örf ve adet ve benzer hususlar dikkate alınır. Önemli olan husus; söylenen söz veya yapılan davranışın, mağduru toplum önünde küçük düşürücü nitelikte olmasıdır.

C-HUKUKİ NİTELİĞİ

Hakaret suçunun cezalandırılması ile birlikte korunan hukuki değer; kişilerin şeref ve haysiyeti, toplum içindeki itibarı ve saygınlığıdır. Kişinin ait olduğu toplumda saygınlığını koruma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Hakaret suçu, şikayete tabi bir suçtur. Hakaret suçunun mağduru, hakaret edeni ve eylemini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır, aksi durumda şikayet hakkını kaybeder. Şikayet hakkı, en geç dava zamanaşımı süresi içerisinde kullanılmak zorundadır. Nitelikli suçların şikayete tabi olmadığından bahisle, suçun nitelikli halinin işlenmesi durumunda suç resen soruşturulur.

5237 Sayılı Kanun’un 126. Maddesinde ‘’matufiyet ilkesi’’ öngörülmüştür. Buna göre; hakaret suçunun işlenmesinde, mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksamayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır. Hakaret suçunun failleri, uygulamada fiillerinin muhatabı olan kişileri açıkça belirtmemeye özen göstermekle birlikte suçun cezasız kalmasını amaçlamaktadırlar. Matufiyet ilkesi ile suç isnadının mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır.

D-HAKARET SUÇUNUN NİTELİKLİ HALİ

5237 Sayılı Kanun’un 125. Maddesinde de belirtildiği üzere; hakaret suçunun, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı veya kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi veya alenen işlenmesi halinde verilecek ceza arttırılır.
Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır ve bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

E-KARŞILIKLI HAKARET SUÇU VE CEZASI

5237 Sayılı Kanun’un 129. Maddesinde de belirtildiği üzere; hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi veya karşılıklı olarak işlenmesi halinde cezada indirim yapılabileceği gibi Mahkemece ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Somut olayda karşılıklı hakaret suçunun varlığı ve niteliğinin, Mahkeme tarafından toplum yapısı, örf ve adet ile ahlak kuralları dikkate alınarak ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.